Kozmolojik Kanıt
Tanrı’nın varlığına dair öne sürülen ve tasarım kanıtıyla birlikte en çok dile getirilen kanıttır.
Fakat hem ulaşacağı sonucu baştan içinde içermesiyle, hem de dayanaksız kabuller yapmasıyla diğer teist mantık yürütme biçimlerinden farksızdır.
Her şeyden önce, bana göre bu konuda dile getirilmesi gereken en önemli nokta şudur ki, bu kanıtın gerçekten birşeyleri kanıtladığı farzedilse bile, kanıtlamaya en çok yaklaştığı şey, evrenin bir sebebi olduğudur. (Gerçi bunu da kanıtlayamaz ama buna sonra değineceğim). Fakat evrenin bir sebebi olduğunu kanıtlamak, teistik bir Tanrı’nın varolduğunu kanıtlamaktan çok uzaktır.
Teistik Tanrı (dinlerin Tanrı’sı), bir “kişi”dir, bir “karakter”dir. Cismi vardır ya da yoktur ama bu Tanrı bir “özne”dir. Ayrıca, insanlarla devamlı bağlantı kurmaktadır, insanlar arasından seçtiği kişilerle konuşmakta, hatta bu kişilerin günlük hayatlarındaki ayrıntılara karışmaktadır. Evrendeki onca gezegen arasında bizim dünyamızdaki insanlarla ve olaylarla ilgilenmekte, bizleri evrende kendisinden sonra en önemli varlıklar ilan etmektedir. Bunlara teistik inançtaki bin türlü başka saçmalığı da ekleyebilirsiniz.
Halbuki kozmolojik argümanda dile getirilen Tanrı, çok daha bulanık ve felsefi bir tanımdır. Kozmolojik argüman amacına ulaşıtığı takdirde, olsa olsa evrenin bir sebebi olduğunu kanıtlayabilir. Fakat bu sebebin nasıl birşey olduğu konusunda hiçbir şey söyleyemez. Bu sebep akılsız, bilinçsiz, kör bir sebep de olabilir, akıllı, bilinçli fakat birden fazla olan bir sebep de olabilir. Böyle bir sebebin varolması gerektiği gösterilebilse bile, bu sebebin ne evrenin dışında olduğu (ondan bağımsız olduğu) ne de tinsel bir varlık olduğu gösterilebilir. Hatta bu sebep sadece sonsuz boşluktaki küçük bir simetri bozunumu dahi olabilir. Ki bu kozmoloji alanında son yılların popüler fikirlerinden biridir. (Yani evrenin, daha doğrusu büyük patlamanın, sonsuz boşluktaki küçük bir simetri bozunumunun zincirleme reaksiyon gibi büyüyerek oluşmuş olabileceği fikri).
Tanrı tartışmalarını böyle bir derin felsefi platforma taşımak teologların bir taktiğidir. Bu yolla iddia ettikleri fikirlerin saçmalığını örtmüş olurlar. Derin felsefi konulardan bahsetmekle, içinde onca saçmalık taşıyan dinlere her nasılsa destek çıkarmış olurlar.
Fakat bunların tümü, gerçekten de kozmolojik argümanın evrenin bir sebebi olduğunu kanıtlaması durumunda geçerli, ki bunca felsefi cambazlık, malesef bu kadarını bile beceremez.
Varolmaya başlayan birşeyin ille de bir sebebi olması gerektiği mantıksal olarak gösterilemez. Sebepsiz varoluş da mümkündür, en azından anlaşılır birşeydir ve olağandışı değildir.
Bu fikrin olağandışı olmadığının bir kanıtı, fikrin destekçi bulabilmesidir. Yani “Varolmaya başlayan birşeyin sebebi olmalıdır” yargısı a priori doğru değildir. A priori doğrular, kim duyarsa duysun, eğer ciddi konuşuyorsa itiraz edemeyeceği ifadelerdir. “Her karenin dört kenarı vardır” gibi. Halbuki evrenin sebepsiz varolması konusunda herkes aynı fikirde değidir. Aralarında ünlü Tanrıbilimci (teolog) Swinburn’ün de bulunduğu pek çok kişi – ki bunlar arasında inançsız olanlar olduğu gibi Swinburn gibi inançlı olanlar da bulunmaktadır – sebepsiz evren fikrini olası karşılayabilmektedir. (Olası olmasıyla, doğru olması ayrı konudur ve inançlılar arasında da sebepsiz evren fikrini mümkün fakat geçersiz görenler vardır). Doğal olarak, ateistler arasında da sebepsiz evren fikrini mümkün ve geçerli görenler vardır.
Ayrıca, bugün kozmolojideki pek çok gelişme (örneğin Stephan Hawking’in çalışmaları) evrenin gerçekten de sebepsiz olarak ortaya çıkmış olabileceğine işaret etmektedir. Yani kozmolojik bulgular (ve big bang), sanılanın aksine Tanrı’nın varolduğunu değil, tam tersi daha çok varolmadığını desteklemektedir.
Kısacası, kozmolojik kanıt, diğer tüm Tanrı kanıtları gibi boş ve geçersiz bir laf kalabalığıdır.
Bir Cevap Yazın