Bilim ve Din Sitesi


  • 05.14.2013
    Kitabımın gördüğü ilgi üzerine Cumhuriyet gazetesinin benimle yapmış olduğu yeni röportaj : Ateistlere Ayrımcılık Artıyor

    06.14.2012
    Kitabım Ateizmi Anlamak çıktı. Kitabı edinme seçenekleri için: Ateizmi Anlamak

    06.19.2012

    “İnanç Özgürlüğü Girişimi” / “Freedom of Religion or Belief Initiative” tarafından benimle yapılan röportaj bugün yayınlandı: Türkçe:İÖG İngilizce:FoRB

    01.12.2010

    Radikal gazetesinden Berrin Karakaş, bizimle Türkiye’de Ateizm üzerine yaptıkları röportajın küçük bir bölümünü şu yazıda yayınlamış: Türk Ateistler Rahatsız

    Röportajın tamamını şurada okuyabilirsiniz: Radikal röportajı

  • Ateizmi Anlatmak

    Gönderen 21/01/2018 17:56

    Ateist olarak yaşamak zordur. Bunu kendisi ateist olmayan bilemez.

    İnsanlarla tanışırsınız, havadan sudan sohbet edersiniz. Karşınızdaki kişi tanımadığınız birinden bahsetmektedir, der ki bu falanca kişi kötü ahlaklı biri. Karışına söyle davrandı, bilmem kime böyle yaptı. Hatta onun Allah’a bile inandığını zannetmiyorum der.

    Allah’a inanmamanın bu kadar garipsenecek bir durum olduğunu düşünen, ateistleri birer ocu, cin, şeytan, hatta hapishanelerdeki seri katillerden bile daha kötü ve korkulacak kişiler olarak gören böyle bir kişiye nasıl tepki gösterirsiniz? Neyi ne kadar anlatırsınız?

    Daha doğrusu anlatmanıza değer mi? Sizi dinleyebilecek sabrı var mıdır? Dediklerinizi anlayacak düzeyde bir objektivite sergileyebilecek midir? Zaten ona ihtiyacı olan miktarda bilgi vermenize yetecek zamanınız ve imkânınız var mıdır?

    Yoktur elbette genellikle.

    Saygın bir mesleği olan, yasalara ve toplum kurallarına bağlı, ahlaklı, normal bir aile hayati sürdüren, çoluk çocuk yetiştiren, alelade bir kişinin ateist olabileceğini hayal bile edemez pek çok inançlı.

    Bunun temel sebebi ateistlerin toplumdaki sayısının azlığı elbette. Çoğu inançlı ateist olduğunu açıkça beyan eden ve bu tavrını gerekçeleriyle açıklayan biriyle karşılaşmamıştır bile hayati boyunca. Karşılaştığı ateistlerin ateist olduğunu bile bilmemiştir inançlı kişi çoğu kez, çünkü o ateistlerin pek çoğu uluorta ateistim diye dolaşan, her fırsatta bunu gündeme getiren kişiler değillerdir muhtemelen. Günlük hayatta ise konu nadiren kişilerin karşılıklı olarak inançlarının ne olduğu noktasına gelir. En azından tanışmaların başlangıcında gelmez bu konu gündeme genellikle. Ancak samimiyet biraz ilerleyip, insanlar günlük olayları, politikayı ve pek çok başka konuyu konuşmaya başladıktan sonra konu ister istemez dini inanç ve onunla uzaktan ya da yakından ilgili başka şeylere gelir. O noktada ise samimiyet genellikle hala yeterli değildir alenen ‘ben ateistim’ demeye. Çünkü karşınızdaki hala yeterince tanımamaktadır sizi ve ateist lafına karşı büyük bir önyargısı bulunmaktadır. Ya karşınızdakini ürkütmeden, hemen sizden uzaklaşıp kaçmasına sebep olmadan samimiyetinizin biraz daha ilerlemesini bekleyeceksiniz ateist olduğunuzu açıklamak için, ya da ilelebet açıklamayacak, zaten samimiyetinizi de o noktadan öteye götürmeyeceksiniz o kişiyle.

    Genellikle de ikinci olur zaten. Çünkü insanlar zaten kendi düşüncelerine, dünya görüşlerine yakın kişilerle görüşmeyi, yakınlık kurmayı tercih ederler genellikle. Bu yüzden de ateist kişi, eğer imkânı varsa diğer ateistlerle ya da din konusunu fazla önemsemeyen, hayatının önemli bir ayrıntısı yapmayan, hatta belki kendisi agnostik veya deist olan kişilerle görüşmeyi tercih edecektir.

    Tabi ateistin her zaman buna imkânı olmaz. Ne de olsa yukarıda dediğimiz gibi, toplumda sayımız az ve her zaman kafamıza uygun insanların bulunduğu bir ortamda bulunma gibi bir lükse sahip olmayabiliriz.

    Bu yüzden ateist kişi sıkça inançlılarla iletişime girmek, onların bulunduğu ortamda bulunmak, onların din ile ilgili yorum ve fikirlerini içeren sohbetleriyle muhatap olmak zorunda kalır. Sonuç olarak da ateist kişi inançlılara ve dindarlara tolerans göstermeyi öğrenir. Onlarla birlikte yaşamayı, onlarla geçinmeyi ve iyi ilişkiler kurmayı öğrenir genellikle. Hatta fikirlerinin bir kısmını onları incitmeden ifade etmenin yollarını geliştirir pek çok ateist. Ateist kişi, teist ortamda yaşamaya alışık ve bu konuda tecrübeli biridir genellikle.

    Bunun sonucu olarak da ateist kişi teistleri, teistlerin ateistleri tanıdığından çok daha iyi tanır. Onların kafa yapılarını, düşünce biçimlerini, fikirlerini, vs çok iyi bilir. Ki zaten pek çok durumda ateist, eski bir teisttir. Yani zamanında o da karşısındaki gibi düşünmüştür, o fikirlere ve dünya görüşüne sahip olmuştur. Bu yüzden ateistin karşısındaki teisti anlaması nispeten kolaydır.

    Fakat tersi doğru değil. Teistler yukarıda da değindiğim gibi, genellikle ateistlerle fazla karşılaşmazlar. Ya da karşılaşsalar da, karşılaştıkları kişinin ateist olduğunu bile bilmezler çoğu kez, çünkü konu oraya gelmez. Ya da ateist olduğunu bildikleri kişilerle karşılaşsalar bile, toplumda genellikle uzun uzun din ve inanç konuları tartışılmadığından, teist kişi hala ateistin fikirlerini, bakış açısını, vs bilmemektedir.

    Ateizmi anlatan ve tanıtan çok fazla kaynak da olmadığı için, ancak konunun meraklıları ve yakından izleyen kişiler ulaşabilir ilgili kaynaklara. Çoğu inançlı, ateizmi ancak diğer inançlılardan duydukları ölçüde bilir. Hatta çoğu kez din adamlarının ateizm ve ateistler konusunda yaptıkları yorumlar ölçüsünde bir bilgidir bu. Dolayısıyla, tamamen taraflı, ortalama inançlıyı korkutmaya yönelik ve çarpıtılmış bakış açılarıdır bunlar.

    Bu bakış açılarına göre, ateist ya en ufak bir ahlaki kaygı duymayan bir sosyopat ve bir toplum düşmanıdır, kendisinden her şey beklenir. Ya da aklı ve mantığı olmayan, düşünmeyi bilmeyen bir tuhaf yaratıktır. Ya da özenti sebebiyle dini inancı ve Tanrı’yı reddeden, çok basit ve kolay argümanlarla alt edilebilecek, yüzü sivilceli bir gençtir.

    Teistler ateistleri, ateistlerin teistleri tanıdığının onda biri kadar bile iyi tanımaz. Hatta bir ateistle tanışıp, onunla uzun uzun konuşma imkânı bulan teistlerin bile pek çoğu o karşılaştıkları ateisti farklı bir kategoride değerlendirip kendisini bir istisna gibi görür ve diğer ateistler konusundaki önyargılarını sürdürmeye devam eder uzun süre.

    Hâlbuki fark etmez ki, zorunlu sebeplerden dolayı ateist teisti çok iyi tanımaktadır. Zaten büyük ihtimalle ateistin kendisi eski bir teisttir. Ama tersi geçerli değildir. Yani çoğu teist, ateistleri iyi tanımaz. Bu mümkün değildir. Eskiden ateist olduğunu iddia ederek Ateistforum’a gelen pek çok inançlının, aslında ateist olduklarını iddia ettikleri dönemden kasıtlarının, inanç krizine girdikleri, bazı şüpheler duydukları veya başlarına gelen bazı kötü olaylardan dolayı dünyaya ve inandıkları Tanrı’ya öfke duydukları bir dönemden bahsettiklerini fark edersiniz, eğer olayı yeterince irdelerseniz.

    Yani eskiden ateist olduklarını iddia eden teistlerin bile ateizmden kastettikleri şey aslında gerçek ateizm değildir. Dolayısıyla, bu kişiler de dahil olmak üzere, teistler genel olarak ateistleri ve ateizmi tanımaz.

    Bunu biliyorum, çünkü internetteki ateizm tartışmaları konusunda tecrübemiz çoktur. İnternetin ilk yıllarından beri bu konuların tartışıldığı belli başlı ortamları bilen ve takip eden biriyim çünkü.

    Ateistforum’dan ne kişiler geldi geçti şimdiye kadar. Ateist kılığına giren dinciler mi dersiniz, ateistleri birkaç basit soruyla alt edebileceğine inanmış saflar mı dersiniz, öcülerle karşılaştığını düşünen ve böyle yaratıkların nasıl olup da var olabildiğini merak eden kişiler mi dersiniz, küfredip rahatlamaktan başka bir niyeti olmayanlar mı dersiniz, pek çok çeşit inançlı ile karşılaştık Ateistforum’da.

    En komikleri de ateist kılığına giren dincilerdir. Çünkü on kilometre öteden tanırsınız kendilerini. Daha ilk iletisinde anlarsınız sahte bir ateist olduğunu. Çünkü yukarıda da dediğimiz gibi, tipik bir teist, ateistleri tanımaz. Ateistlerin düşündüğünü zannettiği şeyler, aslında ateistlerin düşündüğü şeyler değildir, ama o kişi bunun farkında değildir. Ateizmi kendi kafasında kurduğu gibi algıladığı ve öyle zannettiği için, o tür argümanlar, o tür yorumlar getirir. Ve de ilk yazdığı iletiden itibaren bilirsiniz ki bu kişi ömründe hiç ateist olmamıştır ve ateizmin ne olduğunu dahi bilmemektedir.

    Fakat tersi daha kolaydır. Ateist birinin, teistlerin bulunduğu bir forumda teist kılığına girip yazması kolaydır. Çünkü yine yukarıda değindiğim gibi, ateistler teistleri genellikle iyi tanır, zaten pek çok durumda kendisi eski bir teisttir.

    Foruma gelen diğer ilginç karakterlerden biri, ateistlerin çok salak olduğunu ve çok basit sorularla alt edilebileceğini düşünenlerdir. Bu kişiler büyük bir hayret ve çok büyük bir öfke ile gelirler, nasıl görmezsiniz Allah’ın var olduğunu diye. Onlara göre Allah’ın varlığı o kadar açık bir şeydir ki, nasıl olup da birilerinin bunu görmediğini ya da görmediğini iddia ettiğini anlayamaz, işin içinde bir bit yeniği arar. Ateistlerin forumunu kurmuş kişilerin Israil’den, Siyonistlerden ya da Hristiyanlardan destek alan ve tek niyetleri İslami yıpratmak olan misyonerler olduğunu düşünürler mesela bazıları. Ya da ateistlerin dürüst olmadığını düşünürler. Ateistler ya dışarıya karşı dürüst olmayan misyonerlerdir, ya da kendine karşı dürüst olmayan, aslında Allah’a inanan ama çeşitli sebeplerle bunu itiraf etmeyen, edemeyen kişilerdir onlara göre.

    Yani akla dayalı, mantıksal ve bilimsel gerekçelerle Tanrı iddiasının ve dinlerin reddedilebileceği fikri o derece mümkün olmayan, o derece düşük ihtimalli bir durumdur onlara göre.

    Bunların hepsinin bize gösterdiği sonuç, ateistler olarak, kendimizi tanıtmaya çalışmamızın gerekliliğidir. İnsanların fikirlerimizi paylaşması, bizim gibi inançsız olmaları gerekmez. Bu beklenmemeli zaten.

    Ama insanların, bizimki gibi fikirlerin doğal ve savunulabilir olduğunu anlamaları gerekir. Normal, ahlaklı ve aklı başında kişilerin de böyle düşünebileceği, bunun o kadar tuhaf ve anormal bir duruma işaret etmediği öğretilmelidir insanlara. Topluma bu mesaj verilmelidir.

    Dinci partilerin güçlenmesinin ve insanların dini propagandaya bu kadar kolay yenilmesinin altında da ateizmin ve ateist fikirlerin yeterince tanıtılamaması yatmaktadır.

    Fikren ateizme yakın (agnostik, deist ya da panteist, vs) gazetecilerin ve aydınların bile İslami ve dini dünya görüsünü eleştirmeye kalkmadan önce, şöyle bir “İslam dini iyi dindir, güzel dindir, hoşgörü dinidir, aman ha beni yanlış anlamayın, sakin ateist falan da sanmayın”, vs diye bin bir özür diledikten sonra lafa başlaması ve dinsel eleştiriler konusuna şöyle bir dokunup, sonra da sıcak bir sobaya dokunmuşçasına hemen elini çekerek, “İşte bu yüzden laik olalım, din ile devlet islerini birbirine karıştırmayalım” demeleri, sonra elbette ki toplum üzerinde etkili olmamaktadır.

    Dürüst olmaları, dini açıkça ve dürüstçe eleştirmeleri gerekmektedir. Bu yapılmadığı sürece, din tabu olarak kalmaya devam edecektir.

    Ateistforum ile ilgili inançlılardan duyduğumuz en yaygın eleştirilerden biri, bu forumda dinlerine küfür edildiğidir. Hâlbuki takip eden bilir ki Ateistforum’da küfür ve hakaret yasaktır ve görüldüğünde silinir.

    Peki, bu kişiler hayal mi görmektedir? Neden inançlılar Ateistforum’da sürekli hakaret görürken, bizler o kadar görmemekteyiz?

    Bunun sebebi de yine hoşgörü düzeyi ile ilgilidir. İnançlılar inançlarının eleştirilmesine hiç alışık değildir. Bunu hiç duymamışlar, günlük hayatlarında hiç karşılaşmamışlardır ki doğal karşılasınlar. Onlara “Sizin dininiz 1400 yıl öncesinden kalma ilkel bir dindir” dediğinizde, bu kadarı bile pek çok inançlı için dinlerine bir küfür ve bir hakarettir.

    İyi ama ateist fikirlerin ifade edilmesinde bundan başka bir yol var mıdır? Bizim düşüncemiz buysa, bunu demek ise hakaretse, demek ki bizim inançlılara hakaret etmeden fikirlerimizi ifade etmemiz mümkün değildir.

    Ateistforum’da hakaret gördüğünü söyleyenlerin pek çoğuna göre zaten Muhammed’e Hz Muhammed değil, sadece Muhammed demek bile bir hakarettir. Ki bu kişi yaptığımız diğer eleştirileri nasıl kaldırsın?

    Ateistforum’da pek çok ateist vardır ki, Muhammed’in Aişe ile çok genç yasta gerdeğe girmesini, günümüzdeki tabiri ile pedofili olarak görmektedir. Kuran’da memeleri yeni tomurcuklanmış kızlar vazedilmesini, vs de Muhammed’in küçük yastaki kızlara düşkünlüğüne birer işaret olarak görmektedir bu kişiler. “Pedofil” sözcüğü ise bilimsel bir tabirdir. Bu kişinin Muhammed’e “O bir pedofil”di demesi bir hakaret midir? Eğer Muhammed’in o kadar küçük yaşta biriyle gerdeğe girdiği bilgisine karşı çıkıyorsanız ve bunun bir iftira olduğunu iddia ediyorsanız, bu ayrı bir konudur. Ama eğer bu bilginin doğruluğuna inanıyor, fakat buna rağmen ‘pedofil’ ifadesini bir hakaret olarak niteliyorsanız, sorun sizin tolerans düzeyinizdedir. Hatta pedofili günümüzde bir cinsel sapıklık olarak nitelendirildiğinden dolayı, Muhammedin bir pedofil olduğunu düşünen bir kişinin, teorik olarak Muhammed’e “sapık” demeye de hakkı olduğunu düşünen ateist de çoktur.

    Tabi isi bu kadar ileri götürürseniz, inananların bam teline basmış olursunuz. Bu derece üstüne gitmeye gerek yok kişilerin. Ama teorik olarak, ideal bir özgürlük ortamında, bunun dahi ifade edilmesinin doğal karşılanması gerek kanımca. Tabi toplum olarak buna hazır olmadığımız için, yine de eleştirilerin dozu konusunda belli kurallar vardır. Örneğin ben kendim, bu özel örnek ile ilgili olarak, Muhammed’e pedofil denmesini eleştiri sınırları içinde değerlendirirken, sapık denmesini hoş karşılamıyorum. Toplumun tolerans düzeyini bildiğim için böyle bu. İdeal durumda, bunun dahi söylenebilmesinden yanayım, ama diyorum ki, önce bir “pedofil” bari denebilmeli, gerisini de sonra düşünürüz.

    Pek çok inançlı, akıl ve mantıklarına dayanarak inandığını düşünür. Ben ise inancın akıl ve mantığa değil, sosyal, psikolojik ve duygusal başka faktörlere dayandığını düşünürüm. Hatta insanların, akıl ve mantıkları ile değil, akıl ve mantıklarına rağmen inandıklarını düşünürüm. Yani inancı irrasyonel görürüm. Akıl ve mantığa göre, inanılmaması gerekir. Eğer normal düzeyde akıl ve mantığı olan biri inanıyorsa, bunun altında başka sebepler vardır derim.

    Ve bunu eski bir inançlı olarak söylerim. Gençken ben de inanırdım. Benim ateist oluşum üniversite yıllarıma rastlar. Kendimi ise ne o zamanlarda ne de şu anda akıl ve mantık açısından sorunu olan biri olarak görmemişimdir. Dolayısıyla, inancın zekâ, akıl ve mantık ile ilgisi olmadığını birinci elden dahi söyleyebilecek biriyim. O zamanlar daha az zeki değildim. Mantığımda bir kusur yoktu. Daha akılsız da değildim. Ama çevrenin ve içinde bulunduğum toplumun daha fazla etkisindeydim. Bilimsel bilgi düzeyim ise bugüne göre daha yetersizdi. Bu ikisi temel faktörler. Hatta bilimsel bilgi düzeyinden ziyade, topluma ve çevreye uyma ve sorgulamadan bulunduğu çevrenin bir parçası olmaya çalışmanın bir ürünü inanç benim düşünceme göre.

    Kısacası, demek istediğim özet olarak şu. Din serbestçe eleştirilebilmelidir. Ateistler kendilerini ve fikirlerini daha açık bir bicimde ifade edebilmeli ve etmelidir. Aydınlar ve yazarlar, din konusuna gelince sürekli sürdürdükleri o aşırı hassaslıkları ve gereğinden fazla olan kibarlıklarından biraz vazgeçmelidir.

    İnsanlara dinin ve İslamin eleştirilebileceği, aslında doğru olmama ihtimalinin bile bulunduğu, çünkü bunu iddia eden akli başında insanların bulunduğu, vs anlatılmalıdır. İnsanlar ancak ondan sonra gerçekten laik olmayı başarabilecek, ancak ondan sonra toplumda dinsel konularda gerekli hoşgörü ve tolerans düzeyi oluşabilecektir.

    Bunların gerçekleştirilmesinde ise biz ateistlere çok is düşmektedir.

    “Ateizmi Anlatmak” için bir cevap

    1. ali ylmaz dedi ki:

      kuranda şöyle bir cümle geçiyor.\’başı boş bırakılacağınızı zannettiniz.\’benim düşünceme göre insanlar inançlarını yaşamlarına az çok yansıtırlar bir dinin faydasına inanıyorsam kurallarınıda istiyerek yaparım. inanmıyorsam kimse zorla yaptıramaz.bir alimin dediğine göre\’bir insanın inancını değiştirmek bir dağı yerinden oynatmaktan daha zordur.kuranda şöyle bir cümle geçiyor \’inanmayanların kulaklarında perde vardır duymazlar gözlerinin önünde perde vardır görmezler \’bucümleyi araştırıp tam manasını öğrenmek istiyorum.örnegin dünyamız kendi etrafında bir dönüşünü 24 saatte tamamlıyorne eksik ne fazla güneşe yapışmamak içinde güneş etrafında bir kurala göre dönüyor burdaki ilahi gücü görmemiz lazım bana göre bu cansız varlıkları planlayan başlatan ve amaca ihtiyaca göre kullanan ilahi güç ve canlılar var edindiğim bilgiye göre hz muhammed ilk kez dul ve kendisinden büyük hz hatice ile evlenmiş peygamber olduktan sonra çok evlilik yapmış evlenmeyi allah\’ın emrettiğini söylemiş bu hanımlar peygamberin yaşantısını mahremlerini açıklayacak gelecek nesilerde öğrenip uygulayacaklar…

    Bir Cevap Yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir