Bilim ve Din Sitesi


  • 05.14.2013
    Kitabımın gördüğü ilgi üzerine Cumhuriyet gazetesinin benimle yapmış olduğu yeni röportaj : Ateistlere Ayrımcılık Artıyor

    06.14.2012
    Kitabım Ateizmi Anlamak çıktı. Kitabı edinme seçenekleri için: Ateizmi Anlamak

    06.19.2012

    “İnanç Özgürlüğü Girişimi” / “Freedom of Religion or Belief Initiative” tarafından benimle yapılan röportaj bugün yayınlandı: Türkçe:İÖG İngilizce:FoRB

    01.12.2010

    Radikal gazetesinden Berrin Karakaş, bizimle Türkiye’de Ateizm üzerine yaptıkları röportajın küçük bir bölümünü şu yazıda yayınlamış: Türk Ateistler Rahatsız

    Röportajın tamamını şurada okuyabilirsiniz: Radikal röportajı

  • İnançlının Mantığı ve Bilimsel Düşünce

    Gönderen 11/01/2018 20:29

    Teist’teki mentalite öyle terstir ki, bir cümleden ne anlaşılacağı, ve cümlenin doğru olup olmadığı, cümleyi söyleyen kişiye bağlıdır. Yoksa mantığa, akla, bilime, sağduyuya değil. Neyin doğru olduğuna baştan karar verilmiştir. Cümle bu karara göre test edilir. Karar cümlenin test edilmesinden sonra, bu testin sonucuna gore verilmez. Yoksa, olur ya, mazallah, dogmalarıyla çelişen birşeyleri kabul etmek zorunda kalabilirler. Öyle bir riske girilir mi hiç?

    Doğrunun ne olduğuna testten önce karar verirler.

    Ondan sonra da kalkıp dinin ne bilgilerinin, ne de yönteminin bilimle çelişmediğini söylerler.

    Kuran’a göre evren 6 günde yaratılmıştır dersin. Oradaki gün bizim bildiğimiz gün değil derler.

    Allah yeryüzünü yaygı gibi yayıp uzatmış, dağları da destek olsun diye direk gibi dikmiş kurana göre dersin. Bunlar mecazi anlatımlar, öyle değil o iş derler.

    Yakın göğü insanlar gece yön bulabilsinler diye yıldızlarla kandil gibi süslemiş ve bu gök boşluğunda kuşlar uçar kurana göre dersin. Yıldızlar için, yeryüzünden bakan insanın bakış açısından bir anlatım bu derler, mantıksız bir yön bulmazlar, kuşların uçtuğu gökten ise uzayın değil, yakın atmosferin kastedildiği yorumunu yapıp, yine kendilerini rahatlatırlar. Ama tabi yeri gelir kuranda geçen gök sözcüğünü uzaydan ve evrenden bahsediyormuş gibi yorumlarlar, eğer işlerine öyle geliyorsa.

    Omuzdaki melekler konusunda, bunların varolmadıkları doğrudan, kolayca gösterilemeyeceği için, şimdilik ilk anda anlaşılan anlamına sadık kalır, bilim böyle birşeyin olmadığını gösterene kadar (eğer gösterebilirse) cümleye olduğu gibi inanırlar.

    Cinler konusunda da öyle. Cinlerin ateşten yapılmış olması konusunda polemik yapmaya kalkar, “Yahu ateşten yapılmışsa, niye göremiyoruz ki?” diye sorarsan, her nedense kendi akıllarına gelmeyen bu sorudan rahatsız olmaz, “Allah’ın hikmetinden sual olunmaz” deyip geçiştirirler.

    Adem-Havva hikayesine bakıp, Evrimsel gerçekleri eğer bilmiyorlarsa, veya dini önderleri “Evrim yanlıştır” demişse, bu hikayeyi olduğu gibi alır, yorumlamadan , ilk anlamıyla, olduğu gibi inanırlar ve bilimi reddederler. Yok eğer, o kadar katı bir tutumları yoksa ve/veya bu konudaki bilimsel bilgilerden biraz haberdarlarsa, o zaman ortaya evrim’in kuranda da olduğunu söyleyen evrimci islamcilar çıkar. Adem ve Havva hikayesini bu sefer sembolik, simgesel ve düz anlamıyla alınmaması gereken birşey olarak yorumlarlar.

    Neyi düz anlamıyla alıp, neyi yorumlayacaklarına itiraz edilecek gerçeğin ne derece açık olduğuna göre karar verirler. Bilim birşeyi artık şüpheye yer bırakmayacak kadar açık bir biçimde göstermişse, o konuda bilimle çelişen dini anlatımları yorumlayıp mecazlandırırlar. Eğer henüz bilimsel olarak o konuda kesinlik yoksa, bağlayıcı bilgi yoksa, o zaman dini anlatımı doğrudan alır, ilk anlamında diretirler.

    Bu zihniyet, öyle bir zihniyettir ki, “Birisi güneşin battığı yere gidip, güneşi balçıkta bulmuştur” diye bir cümle söylerseniz kendisine, bu cümleden ne anlayacağına cümlenin nereden alındığına göre karar verecektir:

    -Eğer bu cümlenin bir çocuk masalından alındığını söylerseniz, doğaldır, saçma zaten, masaldır deyip geçecek.

    -Eğer cümlenin bir insanın iddiası olduğunu söylerseniz, bu kişinin bilgisizliğinden ve anti bilimselliğinden dem vuracak.

    -Eğer cümlenin incil’de geçtiğini söylerseniz, doğaldır, zaten tahrif edilmiş kitap diyecek.

    -Eger cümlenin kuran’da geçtiğini söylerseniz, bu sefer “Acaba bu cümlede ne demiş olabilir?”, “Bu cümleyi nasıl anlamalıyım ki bilimle çelişmesin” diyecek. Ona göre de yorumlar yapacak. “Efendim, burada güneşin battığı yer ile ilgili sembolik bir anlatım yapılmakta, vs” tarzında.

    İşte teist mantığı böyle ters bir mantıktır. Bu kadar şartlanmış, ve bu kadar antibilimseldir.

    Bu yüzden müslüman ülkelerden hiçbir bilimsel buluş çıkmaz. Hristiyanların fundamentalist kesiminden de.

    Bilim adamları arasında yapılan anketlere baktığınızda, uzman bilim adamlarının ezici çoğunluğunun ya ateist, ya agnostik, ya da panteist veya deist olduğunu görürsünüz.

    Bu durumun sebebini anlamak zor değil. Çünkü teist mentalitenin anti bilimselliği çok açık.

    Bir Cevap Yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir